31 Aralık 2008 Çarşamba


1 Aykut ERÇETİN

2 Emre GÜNGÖR

3 Uğur UÇAR

5 Fernando MEIRA

6 Tobias LINDEROTH

7 Aydın YILMAZ

8 Barış ÖZBEK

10 Cassio LINCOLN

11 Hasan ŞAŞ

14 Mehmet TOPAL

15 Milan BAROS

17 Yaser YILDIZ

18 Ayhan AKMAN

19 Harry KEWELL

20 Shabani NONDA

21 Emre AŞIK

22 Hakan BALTA

23 Serkan KURTULUŞ

26 Morgan DE SANCTIS

28 Semih KAYA

35 Ferdi ELMAS

54 Orkun USAK

55 Sabri SARIOĞLU

60 Alparslan ERDEM

61 Serkan ÇALIK

66 Arda TURAN

74 Volkan YAMAN

76 Servet ÇETİN

80 Murat AKÇA

87 Mehmet GÜVEN

99 Ümit KARAN




KALECİLER1 Aykut ERÇETİN26 Morgan DE SANCTIS54 Orkun USAK
DEFANS2 Emre GÜNGÖR3 Uğur UÇAR5 Fernando MEIRA21 Emre AŞIK22 Hakan BALTA23 Serkan KURTULUŞ28 Semih KAYA60 Alparslan ERDEM74 Volkan YAMAN76 Servet ÇETİN80 Murat AKÇA
ORTA SAHA6 Tobias LINDEROTH7 Aydın YILMAZ8 Barış ÖZBEK10 Cassio LINCOLN11 Hasan ŞAŞ14 Mehmet TOPAL18 Ayhan AKMAN19 Harry KEWELL35 Ferdi ELMAS55 Sabri SARIOĞLU66 Arda TURAN87 Mehmet GÜVEN
FORVET15 Milan BAROS17 Yaser YILDIZ20 Shabani NONDA61 Serkan ÇALIK99 Ümit KARAN

20 Kasım 2008 Perşembe

FENERBAHÇE


Takvim yaprakları 1907 yılını göstermekteyken II.Abdülhamit döneminin son günleri yaşanmaktaydı.Saltanatının son zamanlarını yaşayan II.Abdülhamit'in baskı rejimi her alanda azalmıştı.Bu azalma futbola da yansımıştı.Artık Türk gençleri de açıktan futbol oynuyordu.

Fenerbahçe Müzesi'nden bir mumya

Bu durumdan yararlanan Kadıköy’lü gençlerden, Hariciye Nazırı Asım ve Server Paşa’ların torunu Londra Sefareti Başkatibi Nuri Bey’in oğlu Ziya Bey ile Harekat Ordusu Feriki Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve de ünlü edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey’in yeğeni Enver Necip (Okaner) Bey, Necip Bey’in Moda Başpınar sokak 3 numaralı evde yaptıkları görüşme neticesinde kuracakları takım hakkında fikir yürütüyorlardı.Görüşmeler sonucunda maddi destek sağlayan dönemin zenginlerinden Saint Joseph mezunu Mühendis Nurizade Ziya Bey’e kulübün kurucu başkanlığını, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey’e katiplik görevini, Bahriye Subayı Necip Bey’e de kaptanlık ve veznedarlık görevini verildi.[4].Yine görüşmede varılan fikir birliği ile de ; kuracakları kulübün adını oturdukları semtten esinlenerek Fenerbahçe yapacaklar, amblemlerini Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan fenerden, formalarındaki renkleri ise Fenerbahçesi’ndeki papatyaların kıskançlık ve temizlik sembolü olan renklerinden yani sarı ile beyazdan alacaklardı.

Kulüp kısa sürede bir kadro semtteki gençlerden oluşturmuştu.1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilanı ile tanınan dernek kurma serbestliği İstanbul’da birçok Türk kulübünün kurulmasına vesile oldu[5].Kulüp sayısındaki artış İstanbul’da yeni bir ligin kurulması ihtiyacını doğurdu.Bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan Cuma günleri oynanacak bir lig olan, Cuma Ligi adıyla yeni bir lig kuruldu.

Kulüp kuruluşunda sarı-beyaz olan renklerini 1909 sonbaharında sarı-laciverte çevirmiştir.1909-1910 sezonuyla birlikte de İstanbul Futbol Ligi'ne katılmıştır.Fenerbahçe–Galatasaray kulüpleri arasındaki ezeli rekabet[6], ilk defa 17 Ocak 1909 tarihinde Galatasaray Lisesi öğrencilerinin takımı ile, yeni kurulmuş bir semt takımı maçı şeklinde başlamıştır.Bu tarihten itibaren de o dönemlerdeki İstanbul futbolundaki şampiyonluklar genelde bu iki Türk takımı arasında paylaşılmıştır.

Fenerbahçe Kulübü’nün ilk amblemi olan Fenerbahçe burnundaki ışık saçan beyaz feneri, renkleri ise sarı ile beyaz olmuştu[7]. Ancak, kulüp yöneticileri bunu tatminkar bulmadıklarından, ve içinde bulundukları monarşi rejimini tehdit edici sayılacağı endişesi ile kısa sürede iptal etti. 1910 yılında futbolcu solaçık Hikmet’in çizdiği amblem herkesin beğenisini kazandı ve kabul edildi.

1910 yılında Kuşdili Kulübü'nün kulüp bünyesine katılımıyla Fenerbahçe Kürek, avcılık, kriket ve tenis sporlarına sahip olmuştur.

Kadrosunu gençlerle güçlendiren bu Fenerbahçe 1911 - 1912 liginde hiç yenilmeden şampiyon oldu.Şampiyonluğun en önemli yanı ise, Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğu ile İngiliz ve Rum takımlarının şampiyonluklarının tamamen sona erdirmesi ve bu tarihten itibaren de Türk futbolunda şampiyonlukların artık Türk takımlarının olmasıydı. Bu şampiyonluk, kulübün itibarını bir anda yükseltti, imkanlarını arttırdı.Altıyol’da bir kulüp lokali kiralandı, lokalin açılışı ile üye sayısı çoğaldı.Bu arada futbol dışında diğer spor dallarında da faaliyet gösterilmesine başlandığından, aynı yıl Fenerbahçe Futbol Kulübü adı , Fenerbahçe Spor Kulübü’ne dönüştürüldu.

Kulübün kuruluş günü olarak Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın kulübü ziyaret tarihi olan 3 Mayıs kabul edilir.

BEŞİKTAŞ


Kuruluş hikâyesi

1902 yılının sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti.

O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek, hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.

1903 yılı Mart ayında ise özel bir izinle Beşiktaş kuruldu. 1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.

Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası hâline getirildi.[2]

galatasaray


Galatasaray 1905 yılının sonbaharında; Galatasaray Lisesi öğrencileri tarafından bir futbol kulübü olarak kurulur, ancak daha öncesinde de Galatasaray Lisesi'nde diğer sporlar da yapılmaktaydı.

II. Beyazıt tarafından 1482'de kurulan mektep; adını kurulduğu bölgeden almaktadır. Ancak Hürrem Sultan tarafından kapattırılan okul; Lale Devri öncesinde tekrar açılmış ve sonrasında tekrar kapattırılmış; en son da Osmanlı İmparatorluğu'nda Sultan Abdülaziz döneminde 1 Eylül 1868'de tekrar açılmıştır. Bu dönemde; Beden Eğitimi dersi jimnastikçi Monsieur Curel tarafından modern aletlerle verilmektedir. 1870 yılında Kâğıthane'de bir idman bayramı düzenlenir. Başarılı sporcular çeşitli madalyalar kazanır ve öğrencilere kuzulu pilav verilir. Gelecekte de bu gelenek yerini; Galatasaray Pilavı'na bırakacaktır.

Monsieur Curel'den sonra; Monsieur Moiroux, Signor Martinetti, Stangali de jimnastik, atletizm, yüzme, kürek vb. sporları ilk defa başlatmış olurlar. Faik Üstünidman önderliğinde; izcilik, tenis ve hokey gibi sporları da öğrenen öğrenciler; yine Üstünidman'ın desteklemesi ile futbol ile tanışır. Ancak; bu dönemde futbolun kurallarını tanımazlar.

1901'de İstanbul'da yaşayan James Lafontaine ve Horace Armitage isimli iki İngiliz; yabancılardan oluşan Kadıköy Futbol Kulübü'nü kurarlar; ancak anlaşmazlıklar sonrasında da 1903'de Moda Kulubü'nü kurarlar. Strugglers, Elpis ve Imogen'in de birleşimiyle; İstanbul Futbol Birliği'nin kurulması ardından; Papazın Çayırı denen yerde Union Club-İttihat Spor sahası olarak karşılaşmalara başlamışlardır.

Bu dönemde futbol yabancılar tarafından İstanbul'da oynanmaktadır; ve bu konuda Galatasaray Lisesi öğrencileri bir girişimde bulunur. 1 Ekim 1905 tarihinde; Mehmet Ata Bey'in dersi sırasında arkadaşlarıyla konuşan Ali Sami Yen; bir futbol kulübü kurmaya karar verir. Asım Sonumut, Reşat Şirvani, Refik Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver ve Kamil Bey'in de ortaklığıyla; Refik Cevdet Kalpakçıoğlu asbaşkanlığında kulüp kurulur.

Ayrıca bakınız: Galatasaray'ın kurucu listesi
Bu dönemde oyunculardan her hafta birer kuruş toplanır, başkan Ali Sami Yen de futbol topuyla ilgilenirdi. Hatta domuz yağı ile temizlenen futbol topu hasar görünce; Ali Sami Yen ayakkabasının bir parçasını keserek yama yapmıştır. Cevdet Kalpakçıoğlu da formaları yıkardı. Kulübün ilk isminin Gloria ya da Audace koyulması istenmiştir; ancak takımın oynadığı ilk maçında Rum rakibini 2-0 yenerken seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri" diye söz etmesiyle bugünkü isim doğmuştur. Ali Sami Yen tarafından söylenen bir söz; Galatasaray Spor Kulübü'nün kuruluş ve varoluş amacını belirleyecektir

T.F.FNİN KURULUŞU


TÜRrk sporunun ilk teşkilatı olan Türk İdman Cemiyetleri İttifakı'nın kurulmasının ardından Yusuf Ziya Öniş başkanlığında ilk Türk Futbol Federasyonu 1923 yılında Şehzadebaşı'ndaki Letafet Apartmanı salonunda yapılan toplantıda 'Futbol Heyet-i Müttehidesi' adıyla kurulmuştur. Ardından FIFA'ya başvurulmuş ve Türkiye 21 Mayıs 1923 tarihinde FIFA'nın 26. üyesi olmuştur. FIFA üyesi Türkiye, ilk milli maçını Cumhuriyetin ilanından üç gün önce oynar. 26 Ekim 1923 tarihinde İstanbul Taksim Stadı'nda Romanya'yla oynanan bu maç 2-2 sonuçlanmıştır. Ardından gelen dönemde Milli Takım'ı 1924 Paris Olimpiyatlar'na hazırlaması için İskoçya'dan Billy Hunter getirtilmiştir. Hunter, Türk futbolculara çağdaş futbolu tanıtan ve sistemli bir şekilde çalıştıran ilk teknik adam olmuştur. Yine 1924 Paris Olimpiyatları'nda Çekoslovakya'yla oynanan ve 5-2 kaybedilen maç, kayıtlara Milli Takım'ın yurtdışındaki ilk maçı olarak geçmiştir. 1936'ya kadar süren bu dönemde ilk Türkiye Şampiyonası Ankara'da yapılmış ve şampiyon Harbiye olmuştur. 1924'te FIFA'nın isteğiyle Sovyetler Birliği-Türkiye maçını Hamdi Emin Çap'ın yönetmesi ise bir Türk hakemin ilk kez bir milli maçta görev yapması anlamına gelir. İlk kez hakem ve antrenör kursu açılması da yine bu döneme rastlamış, ilk deplasmanlı lig kapsamındaki Milli Küme maçları da yine bu dönemde tertip edilmiştir. 1938 yılında Türk Spor Kurumu'nun kaldırılması ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün Türk sporuna hâkim olmasıyla beraber futbol da devlet yönetimine geçmiş olur.

UEFA'ya Üye Olunması

1950'lerden 1960'lara uzanan sürecin kilometre taşları, İstanbul, Ankara ve İzmir'de profesyonel futbol liglerinin kurulması, diğer şehirlerde futbol kulüplerinin hızla çoğalması, Avrupa kupalarında Galatasaray, Göztepe ve Beşiktaş'ın elde ettiği başarılı sonuçlar, ayrıca bazı kulüplerde oynamaya başlayan yabancı futbolcular olmuştur. 1962 yılında UEFA, Türkiye'nin tam üye olduğunu duyurur. Yine 1962-63 sezonundan itibaren Avrupa Kupa Galipleri Kupası'na katılacak takımları belirlemek üzere Türkiye Futbol Federasyonu 'Türkiye Kupası' organize eder.

19 Kasım 2008 Çarşamba

FİFA DÜNYA SIRALAMASI

fifa dünya kupasında şu an sıralama böyle;
1.İSPANYA
2.İTALYA
3.ALMANYA
4.HOLLANDA
5.HIRVATİSTAN
6.BRAZİLYA
7.ARJANTİN
8.ÇEK CUMHURİYETİ
9.PORTEKİZ
10.TÜRKİYE
11.FRANSA
12.RUSYA
13.ROMANYA
14.KAMERUN
15.İNGİLTERE
16.İSKOÇYA VE BULGARİSTAN
17.YÜNANİSTAN
18.İSRAİL
19.GANA
20.MISIR

DÜNYA KUPASI


FIFA Dünya Kupası, Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği(FIFA)'nin 4 senede bir düzenlenen futbol organizasyonudur. 1930 yılında yapılmaya başlanmış 1942 ve 1946 yılında İkinci Dünya Savaşı nedeniyle yapılamamış olan Dünya Kupası'na gitmek için dünya üzerindeki 200 milli takım 2 sene boyunca mücadele verirler. Yapılan 18 şampiyonadaki en başarılı takım kupayı 5 kez kazanan Brezilya'dır. Dünya kupalarının 18.si 2006 yılında Almanya'da düzenlendi kupayı Fransa Milli Futbol Takımı'nı penaltılarla 6-4 geçen İtalya Milli Futbol Takımı kazanmıştır. Bir sonraki kupa 2010'da Güney Afrika Cumhuriyeti'nde düzenlenecektir.

18 Kasım 2008 Salı

c.ronaldo


Cristiano Ronaldo, (d. 2 Mayıs 1985, Funchal) Portekizli futbolcu.
Ronald Reagan hayranı olan babası bu yüzden ona Ronaldo ismini vermiştir. [1] Profesyonel olmadan önce Andorinha, CD Nacional ve son olarak Sporting Lizbon genç takımında oynayan Ronaldo, 17 yaş altı Portekiz milli takımında da dikkat çekmişti. Profesyonel kariyeri yine Sporting Lizbon'da başlayan genç oyuncu, 2003 yılından beri Manchester United'da oynuyor.

A Milli Takım




ürkiye Millî Futbol Takımı, Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası turnuva ve maçlarda temsîl eden futbol takımıdır. Dünya Kupası'na Türkiye 1950,1954 ve 2002 olmak üzere 3 defa hak kazanmıştır. 1950 FIFA Dünya Kupası'na finansal sorunlar yüzünden katılamamıştır. Türk Millî Takımı ulusal karşılaşmalara Avrupa elemelerinden katılmaktadır. 2002 Dünya Kupası'nda Şenol Güneş yönetiminde aldığı üçüncülük, Fatih Terim yönetiminde Euro 2008'de aldığı üçüncülük tarihindeki en büyük başarılarıdır ve Şenol Güneş yönetiminde gençleştirilmiş kadrosuyla 2003 FIFA Konfederasyonlar Kupası'nda da üçüncülüğü vardır. Tarihinde 2 kez FIFA Dünya Kupası'na katılma başarısı göstermiş olan Türk Millî Takımı'nda en fazla formayı 118 kez Rüştü Reçber giymiş, millî forma altında en fazla golü ise 51 kez ile Hakan Şükür atmıştır.
Millî takımın kullandığı formalar ise iç sahada Türkiye bayrağının renklerinden alan klasik kırmızı-beyaz formadır. Dış sahada kullanılan forma ise yeni dizayn edilmiştir; Göktürk mavisi (turkuaz) ve beyaz renkten oluşmaktadır.1923'ten 1960'lara [değiştir]
Türk sporunun ilk teşkilatı olan Türk İdman Cemiyetleri İttifakı'nın kurulmasının ardından Yusuf Ziya Öniş başkanlığında ilk Türk Futbol Federasyonu 1923 yılında Şehzadebaşı'ndaki Letafet Apartmanı salonunda yapılan toplantıda 'Futbol Hey'et-i Müttehidesi' adıyla kurulmuştur. Ardından FIFA'ya başvurulmuş ve Türkiye 21 Mayıs 1923 tarihinde FIFA'nın 26. üyesi olmuştur. FIFA üyeliğinin ardından 1923 yılında Türk Millî Takımı Ali Sami Yen'in teknik direktörlüğünde çıktığı ilk resmi maçında aynı sene Romanya ile İstanbul'da Taksim Stadı'nda karşılaştı ve 2-2 berabere kaldı. Karşılaşmada 2 gol atan Zeki Rıza Sporel Türk Millî Takımı'nın ilk golünü atarak tarihe geçti. 1949 yılında Suriye'yi geçerek 1950 FIFA Dünya Kupası'na katılma hakkını elde etmesine rağmen finansal sorunlar yüzünden turnuvaya katılamadı. 17 Haziran 1951 tarihinde dönemin güçlü takımı, sonradan 1954 FIFA Dünya Kupası'nı kazanacak olan Federal Almanya'yı Berlin'deki Olimpiyat Stadı'nda 2-1 yenen Türk Milli Takımı Türk futbol tarihinin o dönemki en büyük zaferine imza attı. 1954 yılındaki Dünya Kupası elemelerinde İspanya ile eşleşen Ayyıldızlılar deplasmandaki maçı 4-1 kaybetti, kendi sahasında 1-0 kazandı. O zamanki statü gereği tarafsız sahada 3.bir maç oynandı ve 2-2 berabere bitti. Dönemin statüsünde uzatmalar ya da penaltılar değil para atışı yapılıyordu. Para atışı sonucunda Türk Milli Takımı İspanya'yı eleyerek tarihinde ilk defa Dünya Kupası'na katılmayı başardı. İsviçre'de düzenlenen kupada grup maçlarında Güney Kore'yi 7-0 yenerek tarihinin en farklı galibiyetlerinden birini alan milli takım, 3 sene önce mağlup ettiği Federal Almanya'ya grup karşılaşmasında 4-1, play-off maçında ise 7-2 yenilerek bir üst tura çıkma şansını kaybetti. 1955 yılında 1954 FIFA Dünya Kupası'na katılan kadronun çoğunun askerde bulunmasının katkısıyla Ordu Millî Futbol Takımı finalde İtalya'yı geçerek Dünya Şampiyonu oldu. 1956 senesinde bir önceki Dünya Kupası'nda final oynayan Macaristan'ı İstanbul'da 3-1 deviren millî takım tarihinin unutulmaz galibiyetlerinden birine imza attı.

1960'lardan 1980'lere [değiştir]
1962 yılında UEFA'ya üye olan milli takım; bu tarihten itibaren Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerine de katılmaya başladı. 1960'lı ve 1970'li yıllardaki elemelerde orta sıralarda yer alan takım, 1980'lerde büyük bir çöküş yaşadı. Bazı elemelerde puan dahi alamayan milli takım tarihinin en farklı üç yenilgisinden ikisini bu dönemde 8-0'lık sonuçlarla İngiltere karşısında aldı.

1991'den 2002'ye [değiştir]
1991'de Akdeniz Oyunları'nda finale çıkan genç nesil Türk Futbol Tarihi'nde milat oldu. 1992 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde son, 1994 FIFA Dünya Kupası elemelerinde 5.torba olan milli takım, bu nesille birinci torbaya kadar yükseldi. Akdeniz Oyunları finalinde Türk Ümit Milli Futbol Takımı sonradan 2006 FIFA Dünya Kupası'nı kaldıran İtalya'ya elendi. Oyuncuları A millî takıma yükselen bu nesille Fatih Terim teknik direktörlüğünde takım Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde İsviçre ve İsveç'i 2-1 yendi; İsveç'i saf dışı bırakarak 1996'da İngiltere'de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Türk Milli Takımı turnuvada Hırvatistan, Danimarka ve Portekiz ile aynı grupta yer aldı. Hırvatistan'a son dakikalarda yediği golle yenilen milli takım Portekiz'e 1-0 ve Danimarka'ya 3-0 mağlup oldu. Turnuvada hiç gol atamayan ve hiç puan alamayan Türk Milli Takımı ilk kez katıldığı Avrupa Şampiyonası'ndan umduğunu bulamayarak döndü. 1998 FIFA Dünya Kupası elemelerinde grupta Hollanda ve Belçika'nın ardından üçüncü olan takım turnuvaya gitme şansını son maçlarda kaybetti. Mustafa Denizli yönetiminde Euro 2000 elemelerinde Almanya'nın ardından grup ikincisi olarak play-off maçlarına kaldı. Play-offlarda İrlanda'nı 1-1 ve 0-0'lık sonuçlarla eleyerek Belçika ve Hollanda'nın ortaklaşa düzenlediği 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Türk Milli Takımı B Grubu'nda İsveç, İtalya, Belçika ile eşleşti. İlk maçta İtalya'ya 2-1 kaybeden milliler Avrupa Şampiyonalarında ilk golünü attı, gruptaki ikinci maçında İsveç ile golsüz berabere kalarak ilk puanını aldı. Gruptan çıkan takımı belirleyecek son maçta ev sahibi Belçika'yı Hakan Şükür'ün attığı 2 golle devirerek Avrupa Şampiyonaları'nda ilk galibiyetini alan Türk Millî Takımı İtalya'nın ardından ikinci olmayı başardı ve futbolda tarihinde ilk defa bir uluslararası organizasyonda çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde Portekiz ile eşleşen milliler rakibine 2-0'lık sonuçla yenildi ve 6. olarak turnuvaya veda etti.

Dünya üçüncüsü Türkiye [değiştir]
2002 FIFA Dünya Kupası elemelerinde Şenol Güneş yönetiminde İsveç'in ardından ikinci olan milliler kupaya gitme hakkını da play-off'larda Avusturya'ya 1-0 ve 5-0'lık sonuçlarla üstünlük sağlayarak kazanan ay-yıldızlılar, tarihinin en büyük başarısını bu turnuvada elde etti. Temelini 1991 yılındaki Akdeniz Oyunları'nda ikinci olan futbolcuların oluşturduğu takım Brezilya, Kosta Rika ve Çin ile birlikte C Grubu'nda yer aldı. Grup maçlarını Kore'de oynayan Ayyıldızlılar ilk maçında Brezilya karşısında Hasan Şaş'ın attığı golle öne geçmesine rağmen karşılaşmayı 2-1 kaybetti. İkinci maçında da Kosta Rika ile 1-1 berabere kalan milliler, grubun son maçında Çin'i 3-0 yenerek gruptan ikinci olarak çıkmayı başardı. 2.Tur'da ev sahiplerinden biri olan Japonya'yı Ümit Davala'nın attığı golle 1-0 geçen ekip, çeyrek finalde turnuvada Fransa ve İsveç gibi takımları yenen Senegal ile eşleşti. Türk Milli Takımı karşılaşmayı İlhan Mansız'ın attığı altın golle 1-0 kazandı. Sonradan kupayı kazanacak olan, grupta karşılaştığı ve kaybettiği Brezilya'ya yarı finalde (1-0)kaybeden Türk Milli Takımı Güney Kore'yi 3-2 yenerek Dünya üçüncüsü oldu. Üçüncülük maçında Hakan Şükür maçın başlamasından 10.8 saniye sonra attığı golle Dünya Kupası tarihinin en hızlı golünü attı ve tarihe geçti. Kupanın ardından turnuvanın en iyi oyuncularının oluşturduğu all-star kadrosuna Rüştü Reçber, Alpay Özalan ve Hasan Şaş seçildi.

2002 FIFA Dünya Kupası Sonrası [değiştir]
2003 FIFA Konfederasyon Kupası'nda da Kolombiya'yı yenerek üçüncü olan Türk Millî Takımı 2004'te Dünya Kupası Sonrası Sendromu adı verilen bir duraklama dönemi yaşadı. 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılma hakkını play-off maçlarında Letonya'ya 1-0 ve 2-2'lik sonuçlarla kaybetti. 2006 Dünya Kupası elemelerinde Yunanistan, Ukrayna ve Danimarka ile aynı grupta bulunan Ayyıldızlılar; Ersun Yanal yönetiminde fazla başarılı olamadı ve bu sonuçlar sonrasında Ersun Yanal yerine Fatih Terim getirildi. Fatih Terim yönetiminde Ukrayna'nın ardından grupta ikinci olmayı başaran Türk Milli Takımı play off maçlarında İsviçre ile eşleşti. Deplasmanda 2-0'u yenildiği İsviçre'yi rövanşta 4-2 yenmesine rağmen deplasman golü kuralıyla rakibine elendi. Maçtan sonra çıkan olaylar yüzünden FIFA Türkiye'ye resmi maçlarda geçerli olmak üzere 3 maç tarafsız sahada seyircisiz oynama cezası verdi.
2006 yılında Türk vatandaşlığına geçen ve Mehmet Aurelio adını alan Brezilya vatandaşı Marco Aurélio Brito dos Prazeres, teknik direktör Fatih Terim tarafından Lüksemburg ile oynanacak hazırlık maçı kadrosuna çağrılarak bir ilki gerçekleştirdi. 1980'lerin ikinci yarısından itibaren hızla artan bir şekilde milli takımda yer alan, Avrupa'da doğup büyümüş Türk kökenli futbolcuların aksine Aurelio, tamamen yabancı kökenli bir futbolcu olarak Türk vatandaşlığına geçmesinin hemen ertesinde milli takıma çağrılması tartışmalara sebep oldu.
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Yunanistan, Norveç, Bosna-Hersek, Macaristan , Moldova ve Malta ile aynı grupta bulunan Türk Milli Takımı grupta oynadığı ilk 3 maçın 3'ünüde kazanmayı başardı. Dördüncü maçına 25 Mart 2007 tarihinde Atina'da Yunanistan karşısına çıkan milliler maçın hemen başında yediği golle 1-0 mağlup duruma düşmesine rağmen Tuncay Şanlı, Gökhan Ünal, Tümer Metin ve Gökdeniz Karadeniz'in golleriyle karşılaşmayı 4-1 kazandı ve tarihinin en büyük başarılarından birine imza attı. Daha sonra ise 28 Mart Çarşamba günü oynadığı Norveç maçından 2-2 lik skorla ayrıldı. Bu karşılaşmada takımın her iki golünü de Hamit Altıntop attı. A-Millî takımının 3 maçlık seyircisiz oynama cezası bu maçla sona erdi. Bosna-Hersek ile olan bundan sonraki grup maçında ise Hakan Şükür ve Sabri Sarıoğlu ile iki kez öne geçmesine karşın Türkiye son dakikada yenen golle 3-2 mağlup oldu. 8 Eylül 2007 günü Malta maçında 2-2 berabere kalan Milli Takım beklenmeyen iki puan kaybı yaşadı. 12 Eylül 2007 günü ise Macaristan karşısında BJK İnönü Stadında oynanan maçta 3-0 lık net bir skorla galibiyet alındı. Ancak Avrupa'nın zayıf ekiplerinden Moldova karşısında 1-1 berabere kalıp hemen arkasındanda grup lideri Yunanistan'a 0-1 yenilerek grubunda üçüncü sıraya gerileyerek Euro 2008 işini zora soksada 17 Kasım 2007 gününde grup 2. Norveç'i deplasmanda 1-2 yenerek Euro 2008'e gitme şansını son maça taşıdı. 21 Kasım 2007 Çarşamba günü İstanbul Ali Sami Yen Stadyumu'nda oynanan Bosna Hersek maçını Türkiye, 1-0 kazanmış ve o gün 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine katılmaya hak kazanmıştır...

Euro 2008 [değiştir]
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası öncesi elinde bir çok futbolcu olmasından dolayı kadro seçiminde büyük zorluklar yaşayan Fatih Terim önderliğindeki milli takım turnuvaya Portekiz'e 2-0 yenilerek başladı. Turnuvanın 2.maçında ev sahibi İsviçre ile karşılaşan milliler 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen Semih Şentürk ve Arda Turan'nın golleriyle maçı 1-2 kazandı ve gruptan çıkma şansını son maça bıraktı. A Grubu'nun son maçında Çek Cumhuriyeti karşısında 2-0 mağlup duruma düşmesine rağmen maçın bitmesine son 15 dakika kala Arda Turan'ın 1, Nihat Kahveci'nin 2 golüyle maçı 3-2 kazanarak tarihinde ikinci kez Avrupa Futbol Şampiyonası'nda çeyrek finale çıktı. Maçın son dakikasında kaleci Volkan Demirel'in kırmızı kart görmesi nedeniyle 10 kişi kalan Ayyıldızlılar'da, 3 oyuncu değiştirme hakkını kullanıldığı için Tuncay Şanlı kalede görev yapmıştır. Çeyrek Final'de Balkan ekolünün temsilcisi Hırvatistan önünde normal süresi 0-0 biten maçta 118.dakikada 1-0 mağlup duruma düşen Türkiye, 122.dakikada Semih Şentürk'ün attığı golle maçı penaltılara götürmüş, penaltılarda rakibini üstünlük sağlayarak yarı finale adımını atmıştır. Kadrosundaki sakat ve cezalı futbolcuların çokluğuna rağmen yarı final mücadelesinde iyi bir futbol ortaya koyan Türkiye, maçı Almanya'ya 3-2 kaybetmeye engel olamamış ancak yarı final oynayarak büyük bir başarıya imza atmıştır.

Dünya Kupası Tarihi [değiştir]

futbolun türkiye'ye gelişi


Modern futbolun İngiltere''den çıkarak yayılması sırasında Osmanlı İmparatorluğu''nun belli başlı ticaret limanlarındaki kentlere yerleşen İngilizler futbolu ülkemize sokan kişiler olmuşlardır. İstanbul, İzmir, Selanik futbolun oynandığı ilk 3 şehir olmuştur. Buralarda İngilizler futbol oynarken Rumlar da onlara katılmışlar ve hem futbol oynayanlar hem de takımlar önemli sayıda artmıştır. Osmanlı topraklarında ilk futbol maçının 1875''te Selanik''te oynandığı bilinmektedir. 1877 yılında ise İzmir''in Bornova çayırlarında futbol maçları yapılmıştır. Ancak, bu sıralarda Müslüman gençlerin futbol oynamaları hoş karşılanmayacağı için Türklerin futbol oynamaları için biraz daha süre geçmesi gerekmiştir. İzmir''de ilk futbol kulübü 1894 yılında İngilizler tarafındanFootball Club Smyrnakurulmuş ve adı "Football Club Smyrna" olmuştur. İstanbul''da futbol oynanmaya başlanması ise ancak 1895 yılında Kadıköy ve Moda''da olmuştur. İzmir''den İstanbul''a göçen İngilizler burada futbol oynamışlardır. Buradaki Rumlar da futbola merak salmışlardır ve futbol İstanbul''da çok büyük bir hızla yayılmıştır. 1897, 1898, 1899, 1904 yıllarında İzmir karması ve İstanbul karması 4 maç oynamışlar ve bunların tümünü İzmir karması kazanmıştır. 1906 yılında Atina''da düzenlenen "Ara Olimpiyat"ta İzmir karması ve Selanik karması yer almıştır. İzmir karması bu turnuvada 2., Selanik karması da 3. olmuştur. İzmir karması İngilizlerden, Selanik karması ise Rumlardan oluşuyordu.

hakemler


Futbol hakemi maçı yönetmede ve oyun kurallarını uygulamada tam yetkili olarak atanmış kişidir. Futbol dört hakemin yönetiminde ve gözetiminde oynanır. Oyunu orta hakem yönetir ve verdiği kararları kesin olarak uygular. Taç çizgisi üzerinde her yarı saha için bir yardımcı hakem olmak üzere toplam iki yardımcı hakem vardır. Bunlar çapraz olarak yer alırlar. Yardımcı hakemler topun oyun alanının dışına çıkışını, ofsaytları işaret etmenin yanı sıra , elle oynamalarda, golü belirlemede, oyuncu değişikliklerinde orta hakeme yardımcı olurlar. Oyun alanının yarısından sorumlu olan yardımcı hakemler, orta hakemi ellerindeki küçük bayraklarla uyarırlar. Dördüncü hakem oyunu gözler, oyuncu giriş çıkışlarını kontrol eder ve herhangi bir sakatlık durumunda orta hekemin yerini alır.

FUTBOLCULARIN GİYSİLERİ


Bir oyuncu, kendisine veya bir başka oyuncuya tehlikeli olabilecek herhangi bir giysi giymemeli veya {herçeşit takılar da dahil} gereçler taşımamalıdır. Oyuncular kendi takımının simgesi olan çoğunlukla forma veya gömlek giyerler. Her oyuncunun forması üzerinde farklı bir numara yazılır. numaralar açık okunabilir şekilde olmalıdır. Yalnızca kaleciler, öbür oyunculardan kolayca ayırt edilebilmesi için farklı renkte forma giyerler. Alt giysi olarak şort giyerler. Eğer şortun altına tayt giyilirse şortun rengiyle aynı olması gerekir. Bütün futbolcular, bu oyun için uygun biçimde üretilmiş özel ayakkabılar yani krampon kullanırlar. Ayağa veya kaval kemiğine gelen tekmelerde yaralanmaları en aza indirmek için tekmelik ve tozluk(dize kadar örtebilen uzun spor çorabı) kullanırlar. Tekmelikler yeterli koruma sağlayan lastik plastik vb. malzemeden yapılmalı ve oyun sırasında tozluklarla tamamen örtülmelidir. Kaleciler çoğunlukla eldiven takarlar.

futboldan kararlar



Karar 1: Eğer üst direk yerinden çıkar veya kırılırsa, oyun üst direk tamir edilip yerine takılıncaya kadar durdurulur. Eğer tamir imkanı yoksa, oyun tatil edilecektir. Üst direk yerine ip kullanılmasına izin verilmez. Eğer üst direk tamir edilebilirse oyun, oyunun durdurulduğu anda topun bulunduğu yerden yapılacak hakem atışı ile tekrar başlatılır.
Karar 2: Kale direkleri ve üst direk tahta, metal veya onaylanmış diğer cins malzemeden yapılmalıdır. Şekilleri, kare, dikdörtgen, yuvarlak veya elips olabilir ve oyunculara tehlike yaratmamalıdır.
Karar 3: Takımların oyun alanına giriş anından, devre arasında oyun alanından ayrılmalarına ve tekrar oyun alanına dönmelerinden maçın bitimine kadar, oyun alanına ve oyun alanıdaki gereçlere (kale direkleri ve kale ağları ile bunların sınırladığı alan da dahil) her türlü hakiki veya sanal ticari reklam koymak yasaktır. Özellikle kalelere, ağlara, bayrak direkleri ve bayraklarına hiç bir reklam malzemesi konamaz. Bu gereçlere hiç bir yabancı madde (kamera, mikrofon v.s.) takılamaz.
Karar 4: Teknik alanın içinde veya taç çizgisinden bir metrelik mesafede olan oyun sahası dışındaki bölgenin zemini üzerinde herhangi bir reklam olmayacaktır. Ayrıca gol çizgisi ile fileler arasındaki bölgeye de reklam konulmasına izin verilmeyecektir.
Karar 5: Karar 3'te belirtilen süreler dahilinde, oyun alanında ve oyun alanındaki gereçlerde (kale ağları ve çevirdikleri alanlar da dahil) FIFA'nın, konfederasyonların, ulusal federasyonların, liglerin, kulüplerin veya diğer kurumların hakiki veya sanal arma veya marka (logo veya amblem) reklamlarını yapmak yasaktır.
Karar 6: Köşe vuruşu yapılırken gereken uzaklığı sağlayabilmek için, köşe yayından 9.15 m. (10 yarda) uzaklıkta kale çizgisine dik ve oyun alanı dışında bir çizgi çizilebilir.

futboldan kararlar

ilk futbol


Daha ilkçağlarda futbolu andıran oyunlar oynandığı bilinmektedir. FIFA Başkanı Sepp Blatter'in açıklamasına ve birçok tarihçiye göre Çinliler binlerce yıl önce deri toplarla futbolu oynayan ilk ulustur. Futbolu İngilizlerin bulduğu konusundaki yaygın anlayış yanlıştır. Sonuç olarak futbolu Çinliler icat etmiş, İngilizler kurumsallaştırmıştır. Avrupa'da M.Ö. 3. yüzyılda Romalılarca yaygınlaştırılan bir oyun futbola çok benziyordu. Bu oyun bugünkü futbolun öncüsü sayılır. Bu eski Roma oyunu Fransa'da öylesine sevilmişti ki, karşılaşmalar kentler arasında çatışmaya bile yol açmıştı. Bundan dolayı bu oyun 10. yüzyılda yasaklandı.Yasaklanmadan önce eskimolar bile bu sporu sevmişlerdi.Ancak onlar maçlarını top yerine ölmüş mors kafalaryla yaparlardı.Ama 10.yüzyılda yasaklanmasıyla eskimolar da oynayamadı.
Günümüzde oynanan [Futbol]İngiltere'de 19. yüzyılın sonlarında kurallara bağlandı. 1863'te kurulan Futbol Birliği bu kuralları belirledi. İlk takım ise Sheffield F.C. oldu. Oyunda sert, acımasız ve kırıcı hareketler yasaklandı. Bu anlayışı sürdürenler ise, futbolun değişik biçimi sayılan ragbiyi geliştirdiler. Futbol, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere'den Avrupa'ya yayıldı. Kısa bir süre içinde de dünyanın birçok ülkesinde oynanan bir spor haline geldi. 1904'te Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA) kuruldu. FIFA’nın yönetiminde 1930’da ilk Dünya Kupası karşılaşmalarını düzenledi. Bu ilk kupayı ise Uruguay kazandı. Finalde Uruguay Arjantin'i 4-2 yendi.

16 Kasım 2008 Pazar

14 Kasım 2008 Cuma



c.ronaldo tekniğiyle ve yeteneğiyle parlamıştır.Bütün dev klüplerin peşine düştüğü c.ronaldo şu an ingilterenin dev takımların dan manchester united'de forma giyiyor

türkiye ve futbol

türkiyede 4 büyük klüb vardır bunlardan bir takım o da galatasaray yıldızlarıyla parladı 2000 yılında uefa ve spüper kupayı müzesine götüren cimbom şampiyonlar liginde ise ancak çeyrek finale çıkmıştır..!Fenerbahçe ise geçen sene sevilla,inter,chelsea gibi yıldız takımları eliyerek çeyrek finale kadar çıkmıştır..!Beşiktaş,dünyada en büyük taraftara sahip çarşı kalabalık ve çok güzel tezaurat yapıyor.Beşiktaşın ise fazla bir başarısı yok ama fenerbahçeyi çok yenmiştir.Trabzonu artık 4 büyüklere saymıyan T.F.F başkanı mahmut özgeneranadolu takımlarını 4 büyüklerin içerisine katmak için uğraşıyorr..:D